Eğitim Bir Sen önerileri hep yaşama geçiriliyor

0

Eğitim Bir Sen hükümete yakınlığı ile bilinen eğitimci sendikası. Şu anda okullarda en yaygın biçimde örgütlü bir sendika haline geldi. En çok da okullarda yöneticilerin ve öğretmenlerin atanmalarında Eğitim Bir Sen üyesi olup olmadıklarının dikkate alındığı gerekçesiyle eleştiriliyor.

İLK 4+4+4 SİSTEMİNİ GÜNDEME GETİRDİ
Eğitim Bir Sen ile ilgili bir başka nokta da eğitim sistemine ilişkin hazırladığı raporların başta Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yaşama geçirilmesi oluyor. Örneğin ilk kez 4+4+4 eğitim sistemini gündeme getiren Eğitim Bir Sen oldu. Bu sendikanın gündeme getirdiği 4+4+4 eğitim sistemi ise 2012 yılında yasa değişikliği olarak yaşama geçti.

KARMA EĞİTİME KARŞI ÇIKIYOR
Sendikanın en şiddetli savunduğu diğer iki konu ise karma eğitimin kaldırılması ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kaldırılması. Eğitim Bir Sen karma eğitimin “ülke insanlarının hassasiyetine aykırı” olduğu görüşünde.

REKTÖR SEÇİMİNDE DE AKP İLE AYNI GÖRÜŞTE
Yükseköğretim Kanunu’na ilişkin öneriler başlıklı bir rapor hazırlayan Eğitim Bir Sen bu raporu paylaştı. Raporda YÖK’ün yeniden yapılandırılmasıyla ilgili önerileri yer alıyor. Ancak en ilginci de geçtiğimiz ağustos ayında tepki üzerine Meclis’te geri çekilen rektör atamalarıyla ilgili önerisi. Eğitim Bir Sen’in bu önerisi tıpkı Meclis’teki öneride olduğu gibi atama yetkisinin Cumhurbaşkanına bırakılması yönünde.

İşte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Külliye’deki toplu akademik yıl töreninde de “değişmesi gerektiğini” söylediği rektör seçimlerine ilişkin Eğitim Bir Sen raporunda yer alan öneriler:

REKTÖR SEÇİMLERİ İÇ ÇEKİŞMELERE NEDEN OLUYOR: Eğitim Bir Sen raporunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da söylediği gibi rektör seçimlerinin iç çekişmelere ve huzursuzluklara neden olduğu belirtiliyor. Raporda şöyle deniliyor: Rektör belirleme sisteminin belirli ilkelere bağlı olmaması, iç çekişmeler ve bölünmelerle kurumu zayıflatmakta; üniversiteleri kendi iç sorunlarına dahi çözüm üretemez konuma getirmiş bulunmaktadır. Bu sorun rektörlerin sınırı belirsiz yetkilerini denetleyen somut ölçütlerin ve kurumların bulunmamasından, var olanların da dejenere edilmesinden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden öngörülen yükseköğretim reformlarında en çok tartışılan konu, rektörlerin seçimi, yetki ve sorumlulukları konusudur.

SEÇİMLER TANSİYONU YÜKSELTİYOR: Seçimlerde üniversitelerin tansiyonun yükseldiği, bilimsel verimliliklerinin düştüğü bilinen bir gerçektir. Açıkçası üniversitelerde seçimler neredeyse en az bir yıl öncesinden başlamaktadır. Birinci dönemde atanan rektörler ilk günden ikinci döneme yönelik çalışmaktadırlar. Adaylar oy hakkı olan öğretim üyelerini önce tekrar tekrar ziyaret ederek ve sonra da genel birim ziyaretleri ile binlerce saatlik yorucu çabalar ile kendilerini ve varsa projelerini anlatmaya çalışmaktadırlar. Bu süreç üniversitelerde verimliliği ister istemez ciddi şekilde düşürmektedir. Araştırmaya değer bir konu olarak rektör seçiminin olduğu yıl bilimsel üretimin ve verimin düştüğü görülecektir. Doğal olarak seçim sürecinin, ayrılıklar, küskünlükler, kutuplaşmalar oluşturduğu, adayların birbirini yıprattığı bilinen bir gerçektir.

SEÇİM SÜRECİ ZARAR VERİYOR: Bu bağlamda üniversitelerde seçim süreci üniversiteye zarar vermiş, yanlış akademik kadrolaşmalara neden olmuş ve üniversiteler kendi içinde ayrışmıştır. Mevcut seçim sisteminin sonucu olarak akademik üretim düşmüş; akademik aidiyet kaybolmuş; akademik çıktı ve yükseköğrenimin niteliği azalmıştır.

SEÇİM DEĞİL ATAMA OLMALI: Bu itibarla rektör adaylarının seçimle belirlenmesi usulü kaldırılmalı, kanunda belirlenmiş genel ve özel şartları taşıyan kişiler arasından doğrudan belli bir süre için atama yapılmalıdır.

HALKOYU İLE SEÇEN CUMHURBAŞKANI YAPMALI: Mevcut anayasa hükmü de dikkate alındığında bu atamanın cumhurbaşkanınca yapılması uygun olacaktır. Halk iradesinin kamu kaynağıyla finanse edilen yükseköğretim kurumlarının yönetimine yansıması açısından halkoyuyla seçilmiş olmak kaydıyla cumhurbaşkanına atama yetkisinin verilmesi yerindedir.

3 YIL SÜREYLE ÇALIŞAN PROFESÖR: Bu kapsamda üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle o üniversitede fiilen görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından aday gösterilecek 5 kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılmalı.

ADAY GÖSTERMEYE DE GEREK YOK: Cumhurbaşkanınca bu adayların uygun görülmemesi durumunda herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca atama yapılmalıdır.

DOĞRUDAN CUMHURBAŞKANI ATASIN: Bunun yanında herhangi bir üniversitede görev yapan profesör unvanına sahip ve en az 3 yıldır bu unvanda çalışan kişiler arasından doğrudan Cumhurbaşkanınca atama yapılması ya da üniversite yönetim kurulu tarafından en az 3 yıl süreyle o üniversitede fiilen görev yapan ve profesör unvanına sahip kişiler arasından aday gösterilecek 5 kişi arasından Cumhurbaşkanınca atama yapılması şeklinde tekil bir model de değerlendirilmelidir. Rektörün görev süresi 4 yıl olmalı, en çok iki dönem için görev yapabilmelidir.

ÜNİVERSİTE SINAVLARI DEĞİŞSİN
Eğitim Bir Sen raporunda üniversite sınavlarının değişmesi gerektiği de belirtiliyor. Öneri ise tek bir yılın belli aylarına sıkıştırılmış mevcut iki basamaklı sınav yerine, lise öğretiminin son iki ya da üç yılına yayılmış alan esaslı, telafiye imkân tanıyan birden fazla sınavdan oluşan giriş sisteminin getirilmesi.

Paylaş

Yorumlar kapatıldı

  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d