Eğitimin temel sorunları nedir?

0

Eğitimin temel sorunları nedir? İşte bu soruya yanıt Eğitim Reformu Girişimi (ERG) tarafından hazırlanan raporda verildi. Eğitimin temel sorunları ile ilgili hazırlanan raporda eğitim sisteminin öncelikli ihtiyaçları ortaöğretim, öğretmenler, bütçe ihtiyacı ve okul öncesi olmak üzere dört başlık altında toplandı.

ERG raporuna göre Türkiye’nin eğitime erişimde ilerlemeyi sürdürebilmesi, eğitimin kalitesinde de ilerleme sağlayabilmesi ve eğitim sisteminin sosyoekonomik ve bölgesel eşitsizliklerin giderilmesine katkıda bulunabilmesi için özellikle okul öncesi eğitim ve ortaöğretim kademelerinde yapılacak düzenlemeler büyük önem taşıyor. Başbakan Binali Yıldırım’ın da “okul öncesi eğitim zorunlu olacak?” açıklamasından sonra okul öncesi eğitimin ücretsiz olması büyük önem taşıyor. Çünkü şu anda velilerden okul öncesi eğitim için ortalama 200 TL ücret alınıyor.

Eğitimin temel sorunları ile ilgili raporda ERG tüm düzenlemelere öğrencilerin farklılaşan gereksinimlerine daha iyi yanıt verbilecek, öğretmenleri ve okulları güçlendiren adımların eşlik etmesi gerektiğini belirtiyor.
İşte eğitimin temel sorunları raporundan başlıklar:

1-OKUL ÖNCESİ EĞİTİM
ERİŞİM SINIRLI: Okul öncesi eğitime erişimde Türkiye, benzer gayrisafi yurtiçi hasılaya (GSYİH) sahip ülkelerin de epey gerisinde. Kişi başına düzen GSYİH oranı Türkiye’ye yakın olan Bulgaristan, Meksika, Venezuela gibi ülkelerde okul öncesi eğitime erişim çok daha yüksek. World DataBank 2013 verilerine göre “brüt okullulaşma oranı” Türkiye’de yüzde 28’ken Venezuela’da yüzde 76, Bulgaristan’da yüzde 87 ve Meksika’da yüzde 103. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre 2015-2016 eğitim-öğretim yılında 4-5 yaş grubundaki çocukların yüzde 43’ü okul öncesi eğitime erişebildi.

PARASIZ OLMALI: Okul öncesi eğitime erişimde bölgeler ve iller arasındaki eşitsizlikler oldukça belirgin. Okul öncesi eğitim için velilerden aylık 200 TL’ye kadar çıkabilen katkı payları talep edilmesi ise eşitsizlikleri artırıcı bir rol oynuyor. Okul öncesi düzeyde verilen şartlı eğitim yardımlarının tutarı ise aylık sadece 35-40 TL. Okul öncesi eğitimden her çocuğun eşit olarak yararlanabilmesi için okul öncesi eğitimin tamamen parasız olması gerekiyor. PISA 2012 sonuçlarına göre bir yıldan fazla okulöncesi eğitim almış olan öğrenciler, 15 yaşına geldiklerinde hiç okul öncesi eğitim almamış akranlarından akademik olarak bir okul yılı daha ilerideler.

2-BÜTÇE İHTİYACI
TEMEL İHTİYAÇLAR KARŞILANAMIYOR: Son yıllarda eğitim harcamaları kayda değer biçimde artmış olasa da temizlik, ısınma, havalandırma ve aydınlatmayla ilgili sorunları bulunan ve donanımı yetersiz olan okulların sayısı azımsanamayacak kadar yüksek. Doğrudan ödenek almayan ilk ve ortaokullara yeterli mali kaynak ayrılmıyor. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de her 10 çocuktan 6’sı tuvaletleri temiz bulmuyor. Her altı okuldan birinin müdürü ısınma, havalandırma ve aydınlatma sorunlarının okulun öğretim kapasitesini engellediğini belirtiyor. Ayrıca, Türkiye’de 15 yaşındaki öğrencilerin okullarında 45 öğrenciye 1 bilgisayar düşerken OECD ülkelerinde 5 öğrenciye 1 bilgisayar düşüyor. Zaman ve mekan kullanımı bakımından okulların hareket alanını daraltan bir diğer etmen de ikili öğretim.

OKULLARA YETKİ VE BÜTÇE VERİLMELİ: Aydınlanma, ısınma ve temiz tuvaletler için okullarda daha fazla yetli ve kaynak verilmesi gerekiyor. Üst politika belgelerinde tam gün öğretime geçişin ve okullara yetki devrinin hedeflenmesi olumlu adımlar. 64. Hükümet Programı’nda yer bulan, okul bütçe yönetimine geçiş hedefi öğrencilerin temel ihtiyaçlarının daha iyi yanıtlanmasına katkıda bulunabilir.

3-ÖĞRETMENLER
DOĞUDA ÖĞRETMEN SÜREKLİ DEĞİŞİYOR: 2015-2016 eğitim-öğretim yılında ortaöğretimde öğretmen başına düşen öğrenci sayısı Batı Marmara’da 11 iken Güneydoğu Anadolu’da 16 oldu. Ayrıca, Türkiye genelinde 11 yıl olan öğretmenlerin ortalama deneyim süresi, Şırnak’ta 1,5 yıla, Hakkari’de 1,3 yıla iniyor. Özellikle doğu bölgelerinde sınıf öğretmenlerinin sık sık değişmesi, öğrencilerin hem temel becerileri kazanmasını zorlaştırıyor hem de okula aidiyet hislerini zayıflatıyor. 2014’te Şanlıurfa, Mardin, Van ve Muş’ta gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, ilkokulda öğretmeni değişmeyen öğrenci oranı sadece beşte bir. Öğrencilerin üçte birinin öğretmenleriyse neredeyse her yıl değişmiş.

BÖLGELER ARASINDA DENGELİ DAĞILIM GEREKLİ: Eğitimin kalitesinin başlıca belirleyicilerinden olan öğretmen niteliğini güçlendirmek için, öğretmen adaylarının üniversiteye girişinden hizmet öncesi eğitimlerine, öğretmenlerin mesleğe seçilmelerinden mesleki gelişim olanaklarına, sistemdeki farklı sorun alanlarına bütüncül bir yaklaşımla eğilmek gerekiyor. Bu bakımdan, güncel üst politika belgelerinin, 2011 yılında ilk taslağı hazırlanan Ulusal Öğretmen Stratejisi’nin uygulanmasını hedeflemesi olumlu bir gelişme. Öğretmenlerin doğu illerinde kalıcı olmaları için yaşam koşullarını iyileştirmek ve bölgeler arasında dengeli bir dağılım sağlamak gerekiyor.

4-ORTAÖĞRETİM
ÖĞRENCİLER EŞİT DÜZEYDE YARALANAMIYOR: Türkiye’de gençler ortaöğretimden eşit düzeyde yararlanamıyor. Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) sonuçlarına göre, sosyoekonomik düzeyi yüksek ailelerden gelen çocukların fen liseleri ve Anadolu liseleri gibi görece yüksek performans gösteren okullara girme olasılığı çok daha yüksek.

TEMEL BECERİDE YETERSİZ: Öğrencilerinin önemli bölümüne temel matematik, fen ve okuma becerilerini kazandıramayan meslek liselerinde öğrencilerin dörtte biri sosyoekonomik düzeyi düşük ailelerden geliyor. PISA 2012 sonuçlarına göre, meslek liselerine devam eden 15 yaşındaki öğrencilerin yüzde 65,7’si basit matematik problemlerini çözecek yeterliğe sahip değil. Öğrencilerin PISA 2012’de ortalama matematik puanlarına bakıldığında bu puanın fen liselerinde 668, Anadolu liselerinde 533, meslek liselerinde ise 391 olduğu görülüyor. 

OKUMAYAN VE ÇALIŞMAYAN GENÇ ORANI YÜKSEK: Türkiye’de 15-19 yaşlarındaki genç kadınların yüzde 27’si, genç erkeklerinse yüzde 15’i ne eğitim alıyor ne de çalışıyor. Bu oranların OECD ortalamasıysa yüzde 7. Merkezi ve çoktan seçmeli testlere dayanan geçiş sistemi de eşitsizliği pekiştirici bir rol oynuyor.

SINAVLA ÖĞRENCİ ALAN OKUL SAYISI SINIRLANABİLİR: Ortaögretimin niteliğini güçlendirmeye ve okullar arasındaki kalite farklarını azaltmaya odaklanmak gerekiyor. Ayrıca, eğitim sisteminin tamamen dışında kalan gençlerin oranını azaltacak ve bu gençlere aktif yaşama katılım olanakları sağlayacak politikalara da ihtiyaç var. Bu kapsamda, çalışmayan, eğitim ve öğrenim görmeyen gençlerle ilgili TBMM’de bir araştırma komisyonu kurulabilir. 2012’de yarım kalan, ortaöğretimi yapılandırma çalışmaları yeniden başlatılarak ortaöğretime geçişte sınavın belirleyiciliği azaltılabilir, sınavla öğrenci alan okul sayısı sınırlanabilir. Okullar arasındaki kalite farklarının azaltılmasını ve hem genel liselere hem mesleki ve teknik liselere devam eden öğrencilerin temel becerileri edinmesini sağlayacak bir strateji hazırlanabilir.

Paylaş

Yorumlar kapatıldı

  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d
  • palembang4d